27 Şubat 2012 Pazartesi

Allah için dostluk ve düşmanlık

Abdullatif bin Abdurrahman şöyle der: “Dini açıkça ortaya
koyma ve emri bi’l-ma’ruf nehyi ani’l-münkerin, yumuşak davranma,
hikmet veya buna benzer bahanelerle terk edilmesi,
cahillik nedeni ile bunların terk edilmesinden daha kötü, zarar ve
günah bakımından daha büyüktür. Bu geçersiz bahaneler ile
bunları terkeden insanlar, böyle bir hareket tarzı olmadıkça yaşamaya
imkan bulamayacakları kanaatindedirler. Böylelikle
rasullere ve onlara iman etmiş olanlara muhalefet etmekte ve
onların yollarından ve metodlarından uzaklaşmaktadırlar. Çünkü
bu taife akıllıca davranmanın, insanların rızasını kazanmaktan,
onlarla arasını iyi tutmaktan, onların dostluğunu ve muhabbetini
kazanmaktan geçtiğini kabul etmektedir. Bu, bir takım nefsani
istekleri ve emelleri, sükuneti ve kafir dahi olsa insanlarla iyi
ilişkileri, Allah için düşmanlık yapma ve eziyet çekmeyi terk etmeyi
tercih etmektir. Ki bunun akıbeti, helaktır. Halbuki kişi Allah
için dostluk ve düşmanlık yapmadıkça imanın tadını alamaz.
Akıllıca davranmak, Allah ve Rasulü’nün rızasına ulaştıracak
amelleri işlemekten başkası değildir. Bu ise, Allah’ın düşmanlarını
düşman edinmeyi gerektirir. Allah düşmanlarına duyulan buğz,
kalbin zindeliğinin, izzetinin ve yüceliğinin bir ürünüdür. Zindelik,
izzet ve yücelik yoksa, buğz yoksa ve muamelede, dostlukta ve düşmanlıkta pisi temizden ayırma yoksa böyle bir kalpte hangi
hayır barınabilir ki?” Ed-Düreru’s-Seniyye, Cihad Bölümü, 35

23 Şubat 2012 Perşembe

uyan

"Esad’ı ben de sevmem ama havan toplarıyla aram iyidir. Esad’ı ben de sevmem ama Müslümanların katli baas üzerine kurduğum dengeler yanında önemsizdir. Esad’ı ben de sevmem, şebbihalarının boğazladığı bebekler de çok önemli değil. Önemli olsaydı çok sevgili kahramanım Seyyid Hasan Nasrallah ya da Ayetullahlar, Ahmedinejadlar benden önce tavır alırlardı. Esad’ı ben de sevmem ama, kopan bacaklar, kirletilen namuslar, gençliği yeraltı zindanlarında ciğerleri çürüyerek geçen esirler ve baasçılığın tarifi mümkün olmayan kırk yıllık bin bir zulmü, katliamları… Evet evet bunları yok sayabilirim. Çünkü kahramanım Nasrallah baası destekliyor, çünkü boğazlanan bebekler Natocu."

İlk başlarda şerhi bu manada olan alçakça tavırları görünce inanamıyordum, yani bir Müslümanın ya da bir insanın gözleri nasıl bu kadar kör olabilirdi, vicdan diye bir şey yok muydu? Ama artık bu söylemlere sahip olanların aldandığını ya da basiretlerinin bağlandığını falan düşünmüyorum, bence bunlar apaçık Zuhruf suresi  36. ayetin muhatapları;

"Kim Rahmân'ın zikrine karşı kör olursa ona bir şeytânı sardırırız; artık o, onun (yanından ayrılmaz, ona sürekli olarak kötülükleri telkin eden) arkadaşı olur."

Kardeşim biz eylemden sorumluyuz, dengeler adına hesaplar yapmaktan değil. Kimden gelirse gelsin zulme razı olamayız. Allah'ın düşmanlarının işgale zemin hazırlamaya ihtiyacı yok. Karşılarında dimdik duran cihadı hayat nizamı yapmış bir ümmet olmadıkça, komplolar üretebilirse üretir, üretemezse planını yine uygular. Onlar sistematik bir şekilde İslam’a savaşlarını hiç ara vermeden sürdürüyorlar. Kıyamete kadar da nesli bozmaya, yeryüzünü fitne ve fesada boğmaya devam edecekler. Hiçbir devleti ya da şahsı gözünüzde büyütmeyin, İran da, Lübnan Hizbullah'ı da, zulmü destekleyen ya da sessiz kalan herkes de katliamlara ortaktır. Düşmanımdır. Dileyen istediği kadar uluslararası dengeler, siyasetler gözetsin ve istediği kadar ellerini saklasın. Mahşerde döktüğünüz, dökülmesine rıza gösterdiğiniz Müslümanların kanları zulmünüzün mührü olacak inşallah.

Nato'nun, Amerikan uşağı Türkiye'nin ya da Arap devletlerinin direnişe hiçbir faydası olmayacağını bilerek, yalnız Allah'a güvenerek direnişin devam etmesini umuyor ve yalnız Allah'dan yardım diliyoruz. Bize düşen elimizden gelen bütün yollarla, dünyadaki bütün direniş cephelerine yardımda bulunmaktır.

Ve sen dizilere, Leyla mecnunlara ,şiirlere gömülmüş, romantizme boğulmuş... Adını bilmediğim milyon tane safsatayla gençliğini geçiren Müslüman kardeşim, suratını as demiyorum, güler yüzünü sök demiyorum... Karşılığını Allah'dan bekleyerek sonunda zafer ya da şehadet olan yolu yol edin.

"...Biz sizden ve Allah'dan başka taptıklarınızdan uzağız; sizin dininizi inkar ediyoruz; Bizimle sizin aranızda, bir olan Allah'a iman edinceye kadar ebedi bir düşmanlık ve öfke başlamıştır..."(mümtehine 4)
Ey müslüman bugün öfkeden dişlerin gıcırdamıyorsa,
Ya o dişlerini sök at, ya da artık bilemeye başla...
Onlar asırlar önce Allah'ın dinini ve müminleri düşman olarak bellediler
Artık sen de karar ver! Düşmanını seç!
Uykundan uyan ve bugün O'na nasıl zarar veririm diye düşün!
Yarın O'na nasıl zarar veririm diye düşün!
Ertesi gün ve bir sonraki gün ve ondan sonraki gün... O'nun hangi böbreğine yumruğumu atacağım diye düşün!
Elinde azgınlığından ve dünya hırsından başka bir şeyi olmayan kafirlerin kararlığını gör ve utan.
Unutma azaplarından başka bir şeylerini artırmayan zalimlerden daha güçlüsün.
Unutma Allah onların değil senin dostun!
Ve unutma biz tepeden tırnağa silahlanmış bir ümmetiz.
Silahını hatırla, küfrün belini kırmaya odaklan.
Hemen şimdi ellerini kaldır ve meleklerden bir ordunun harekete geçmesi için Rabbine yalvar!
Duayı bırakma, yumruklarını gevşetme!
Meleklerden ilham al, Onlarla birlikte zalimlerin parmaklarına, yüzlerine, boyunlarına vurmayı hayal et.
Sürekli dua et, evde, yolda, otobüste, işte...
Ya Muntakim, Ya Kahhar zikrin olsun.
Kafirlere lanet müminlere rahmet oku!
Ya Erhamerrahimin, Ya Şafi, Ya Cebbar, Ya Fettah...
Unutma Humus'ta boğazlanan bebek senin öz kardeşin!
Unutma Irak'ta, Filistin'de, Somali'de Kafkasya'da kirletilen namus, senin namusun!
Unutma seninle ya da sensiz zafer mutlaka gelecek.
Artık şu diken senin de ayağına batsın, uykun kaçsın!
Uyan ve haykır;
Elhamdülillah duygularım var ki bu katliamlara duygusal bakıyorum!
Elhamdülillah Müslümanım ki kardeşimin ayağına batan diken uykumu kaçırıyor!
Elhamdülillah Müslümanım ki Esed zalimi de onun bütün destekçileri de, yeryüzündeki bütün tağuti düzenler de düşmanımdır!

Kundaktaki bebekler boğazlanırken ne yapıyordun? diye sorulduğunda vereceğin cevabı iyi düşün ve o cevabın makbul olması için çalış!
Dua et, yumruk at, boykot et, müminleri savaşa, Allah yolunda mücadeleye teşvik et.

14 Şubat 2012 Salı

dua

"Ağustos 2002 - Yazmaktan elim ağrıyor, sırtım tutuldu. Yaşlanıyorum. 41 yaşındayım ama 50 gibi hissediyorum. Romatizmam ve böbrek rahatsızlığım var. İşitmede, görmede sorun yaşıyorum."
"Mart 2005 - Yaşamımın ruhusun. Kalbimin seçtiğisin. Gözümün nurusun... Benim için ne kadar önemli olduğunu bilemezsin. Sen kırılırsan ben de kırılırım. Sen güçsüzleşirsen ben de güçsüzleşirim. Ölürsen ölürüm. Ruh... eşimsin. Güçlü durmana ihtiyacım var."
"Ağustos 2008 - Sevgilim, evet çok kilo kaybettim, evet çok hastalığım var, görmem bozuldu, kemiklerim ağrıyor ve saçlarım beyazladı. Evet, yaşlandım. Ama kalbim hala genç, zihnim güçlü."
Guantanamo esirlerini dualarımızda unutmayalım...Allah'ım kardeşlerimizi esaretten kurtar.amin
http://www.pressmedya.com/?aType=haber&ArticleID=6627