23 Ekim 2015 Cuma

ey müslümanlar cennetten mi kaçıyorsunuz?

Öyle bir şey yap ki ismin bile sadaka cariye olsun Rabbinin rızası cennetin özlemi artsın..


RASULULLAH  (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Cennet üç kişiyi özler. Ali, Ammar ve Selman" (Tirmizi, Menâkıb, 34)..


Cihad, cennetin bir kapısıdır, kim bu kapıdan yüz çeviirirse, ALLAH teala ona aşağılanma ve rezil olma gömleğini giydirir. Hüsran ve zillet artık onun sıfatı olur. HZ.ALİ R.A.

“Şaşılır şu kimseye ki, dünyâya hırsla sarılır, ama ölüm onu aramaktadır. Unutmuş ama unutulmuş değildir. Güler, ama bilmez ki, Rabbi ondan râzı mıdır, yoksa değil midir?” hz.Selman


Abdullah b. Ömer (R.A.) anlatıyor: “Yemame gününde Ammar b. Yasir’i gördüm; bir taşın üstüne çıkmıştı ve yüksek sesle haykırıyordu: ‘Ey Müslümanlar! Cennet’ten mi kaçıyorsunuz? Bana doğru gelin, yanıma gelin! Ben Ammar b. Yasir’im; bana gelin!’ Kulağı kesilmişti ve yanağından aşağıya sarkarak bir öteye bir beriye vurarak sallanıyordu. Buna karşılık o, var gücü ile savaşıyordu.”


Ey müslümanlar cennetten mi kaçıyorsunuz?





17 Eylül 2015 Perşembe

ey insan! Seni engin kerem sahibi Rabbine, karşı aldatan nedir?

وَإِذَا الْقُبُورُ بُعْثِرَتْ
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ وَأَخَّرَتْ
Kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman
Herkes yaptığı ve yapmadığı şeyleri bilecek
 İnfitar suresi 4-5

Yaptığımız şeyler yani iyi kötü herşey ..

Yapmadığımız şeyler? 

Sadece kılmadığımız namaz tutmadığımız oruç mu bize bildirilecek olan?

Hayır Wallahi hayır.

kaybolmuş bir nesil
elinden tutmadığımız bir yetim
kıyıya vuran bir çocuk
zindanlarda ciğerleri çürüyen bir esir
İncitilmiş bir Rasul (sav)
yerler altına alınmış bir din için yapmadıklarımız.


يَا أَيُّهَا الْإِنسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ

 Ey insan! Seni engin kerem sahibi Rabbine, karşı aldatan nedir?
 infitar suresi 6

 

5 Eylül 2015 Cumartesi

ama ben

Çünkü dokuzyüz milyon müslüman rüyalarını hatırlamadan
 Uyanmıştır.

21 Ocak 2015 Çarşamba

namazını ihmal eden birine açık mektup


Namazla ilgili sana annemden bahsedeyim. Annem ben ankaraya vardığımda on beş gündür yataktan kalkamıyordu. Doğrulamıyordu bile, beli ve bacağına birden bişey olmuştu. O zamana kadar ağır aksak lavaboya gider abdestini en güzel şekilde alırdı, sonra artık yatağında bir taşla teyemmüm ediyordu. Yattığı yerde hafif doğrulup kıbleye yöneliyordu. Hele biraz daha iyice olduğu daha önceki zamanlarda -ki o iyilik dediğim haller çoğu insanın sabır gösteremeyeceği korkunç ağrılarla birlikte azıcık nefes alabilmesi şeklinde iyiliklerdi- imayla kılabileceği halde zorlanarak da olsa secdesini yapmaya özen gösteriyordu.

يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ إِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ

خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ۖ وَقَدْ كَانُوا يُدْعَوْنَ إِلَى السُّجُودِ وَهُمْ سَالِمُونَ

Baldırların açılacağı (işlerin zorlaşacağı) ve kâfirlerin secdeye çağrılıp da gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir halde buna güç yetiremeyecekleri günü (Kıyamet gününü) düşün. Halbuki onlar sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlar(ve buna yanaşmıyorlar)dı. Kalem Suresi 42 -43


Ben bazen çok yorgun olurum, ağrım filan olur, oturarak kılmak isterim. Annem gelir aklıma, yapamam. Annem daha üç beş ay öncesine kadar ayakta kılardı namazı. En azından ayakta başlar sonradan kalkamayınca oturarak devam ederdi. En ağrılı zamanlarında dahi namaz aklındaydı. Son zamanlarında kılarken uyuyakalırdı. Tamamladım mı diye bize sorardı ve biz evet anne tamamladın, Allah kabul etsin derdik.

Bir de bir ara hiç yemek yememişti ve bilinci gitmişti. Rüyada gibiydi. Yemek istemiyordu. Zorla besledik, kendine geldi ve o zaman ona dedik ki;anneciğim bak yemek yemeyince aklın gitmişti, rüyada gibiydin ve namazını bilemiyordun, yapma böyle. Vallahi o halinde,sırf namazını kılabilmek için yemek yemeye öyle bir zorluyordu ki kendini,, şimdi çok mu baskı yaptık garibime, içi almıyordu bıraksa mıydık diye üzüldüğüm oluyor. Ah canım annem. Ah benim gül annem...

O günlerde namazını kardeşime emanet etti. Ben uyuyup kalırsam, bilemezsem namazım sana emanet, vebali sana dedi. Kardeşim kimi zaman elinde okunmuş zemzem/yağmur suyu karışımı bir fıs fısla kimi zaman bir teyemmüm taşıyla aldırırdı abdestini. Dili dönmediği zamanlarda başında otururdum, kardeşlerim, babam cemaat olurdu, ben kendimizin okuduğu rekatları sesli okuyarak telkin ederdim ki rükuları secdeleri tahiyyatı takip etsin, uyumasın.... Daha sonra hastaneye kaldırdık. uzun süre yoğun bakımda kaldı, konuşamıyor ama gözleriyle yalvarıyordu, namazını özlüyordu... Rabbine kavuşmayı. Ah annem ah. Vallahi biz şahidiz dünyadaki bu hallerine,

En son işte bembeyaz gelinlik kadar güzel yakışmış kefen içinde gördük yüzünü. Alnı parlıyordu, bir kağıt kadar beyaz yüzünde aylardır çektiği acıların zerre izi yoktu. Dudaklarında hafif bir pembelik vardı, sakin, dingin, gülümsüyordu. Şimdi berzahta meleklerle uçuyor ve çok mutlu inşAllah.

Allah rahmet etsin, kabri nur, mekanı cennet olsun. Amin, vel hamdulillahi rabbil alemin. Üzerinde parlayan yüzü dışında dünya süsünden tek bir şey götürmeyen annemin ruhuna bir fatiha okur, namazına daha da sarılırsan sadakai cariye olarak amel defterine ekler inşallah Allah azze ve Celle 

29 Aralık 2014 Pazartesi

Did we just kill a kid?

Drone insansız hava aracı kotrol odasında chat ekranında geçen bir konuşma...
Bryant saw a flash on the screen: the explosion. Parts of the building collapsed. The child had disappeared. Bryant had a sick feeling in his stomach.

“Did we just kill a kid?”

“Yeah, I guess that was a kid,”

“Was that a kid?” they wrote into a chat window on the monitor.

Then, someone they didn’t know answered, someone sitting in a military command center somewhere in the world who had observed their attack. “No. That was a dog,” the person wrote.

They reviewed the scene on video. A dog on two legs?
Bryant ekranında ışık görür,bir patlama. ardından çöken bina. ve çocuk gözden kaybolur. Bryant karnında bir ağrıyla;

"Şimdi biz sadece bir çocuğu mu öldürdük?" 

"Evet, sanırım bir çocuktu"

"O bir çocuk muydu?"

sonra kim olduğunu bilmedikleri, dünyanın herhangi bir yerindeki askeri kumanda üssünde oturarak saldırıyı izleyen başka birisi:

"Hayır,sadece bir köpekti..."

Afganistan,Somali,Irak,Suriye,Yemen,Filistin,Kafkasya..Ateş her yerde.

Biz. Neredeyiz?

Drone pilotları joysticklerle çocuklarımızı öldürüp akşam kendi çocuklarını,
belki biraz karın ağrısıyla,,,
sevmeye gidiyorlar...

Ve biz karnımızda bu ağrıyı belki de sadece tıka basa yedikten sonra duyuyoruz.

4 Ağustos 2014 Pazartesi

masal

bir zamanlar resimdeki gibi bir masalım vardı,sevimliydi. masal çağındaki çocuklarımız ölürken masalların sevimli olması içimi yaktığı için artık yazmıyorum.kalemi sadece cihada teşvik için oynatma kararı aldım. çocuklar hala ölüyor ve ben kalem oynatmayla yetinmenin zilleti içerisindeyim.

31 Mart 2014 Pazartesi

Kur'anla Şifa ve Bera

Selamun aleykum ve rahmetullahi ve berekatuh

İbnul kayyim rahimehullah şöyle buyudu : Kur'an her hastalık için şifadır , kalp hastalıkları olsun bedensel hastalık olsun, fakat herkese kur'anla tedavi olmak nasip olmaz. Eğer hasta kişi Kur'ana inanır,güvenir ve faydasına iman ederse hiçbir hastalık ona karşı duramaz. Yerin ve göğün rabbi olan Allahın sözlerine hangi hastalık karşı gelebilir? O sözler öyle sözler ki dağın üzerine inseler onu paramparça ederler !

"Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır." İSRA SURESİ 82 AYET


bir süredir Kur'anla şifa yani "Rukye-i Şer'iyye" ilmi ile ilgileniyorum, bu süre zarfında Allah'ın nasip etmesiyle şahit olduğum birkaç şeyi anmam lazım.
Acılar içinde kıvranan bir hasta 2  ya da 3 ayetle Allah'ın izniyle ağrıdan eser kalmayarak bebekler gibi uyumaya başladı.bu ağrı kesici özelliğine defalarca şahit oldum....
Bakara Suresi, ihya ve şifa Ayetleriyle uygulanan bir Rukye ile kemik metastası olan bir hastanın kanseri, Allah'ın izniyle geriledi.(hastada lösemi tehlikesi olduğunu söyleyenler vardı)
3 4 haftadır doktorların hiçbir teşhis koyamadığı konuşamayan bir hasta Allah'ın yardımı ve nasip etmesiyle 2. seansta dili çözüldü ve konuşmaya başladı. 

Kur'an bir mucize...bu mucizeye böyle bir açıdan şahit olmamı nasip ettiğin için sana şükürler olsun Rabbim. 

Modern Tıbbın tedavi diye sizi zehirlemesine izin vermeden önce Allah'ın kitabına başvurun.
tabi ki önce O'nu hakkıyla tevhid ederek....(Tıbbı tamamen reddetmek Rasulullah'ın sav sünnetiyle çelişir kastım gerçekten zehirleme demek olan tedavilerdir)

Başımıza bir musibet geldiğinde Allah'ı dini yalnız Ona has kılarak birler ve başka konularda Kur'an'ı arkamıza atarsak nankörlük etmiş oluruz.

Allah'ım insanların çoğunun Sana ortak koşarak iman ettiği şu zamanda Senin kitabına iman etmeyi bize nasip ettiğin, Tevhidle bizleri onurlandırdığın için ne kadar şükretsek azdır.

Dün milyonlarca putperest insan bu ülkede demokrasi mabedlerine gidip putlarına yiyecek sunup onlara secde ederken, bize yalnız Sana secde etmeyi nasip ettiğin için şükürler olsun.

Allah'ım bize Senin dinin için öfkelenmeyi ve sevgimizi yalnız Sana ve müminlere tahsis etmeyi nasip ettiğin için şükürler olsun.

Allah'ın Senin rızan için bu putperest halktan beraatimi haykırıyorum...

“Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda ebedi bir düşmanlık ve nefret belirmiştir”
mümtehine suresi 4

12 Şubat 2014 Çarşamba

Ya Abidel Harameyn

ya abidel harameyn
Abdullah bin Mubarek... Etbau tabiin'in mücahid alimi..
Fudayl bin İyad O da ibadetiyle ünlenmiş dönemin Abidi... Zamanının çoğunu Harameyn'de (herhangi bir yerdeki namazın 1000 katı daha faziletli olan yerlerde) ibadetle geçiren bir abid...

Muhammed b. İbrahim b. Ebi Sekine'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir:

''Abdullah b. Mubarek ile birlikte Tarsus'taki geçitte nöbetçiydik.Hacca gitmek istedim.Ve o zaman Fudayl b. Iyad Mescid-i Haram'da Kabe'de itikafta idi.Abdullah b. Mubarek şu beyitleri bana yazdırıp Fudayl b. Iyad'a gönderdi:

Ey Harameynin abidi, eğer bizleri görseydin,
Şüphesiz ibadetle oyalandığını bilirdin.
Kimilerinin gözleri gözyaşlarıyla dolarken,
Bizim boğazlarımız kanlarımızla boyanır.
Bazılarının atı batılda yorulurken,
Bizim atlarımız günün sabahında yorulurlar.
Miskin kokusu sizin,
Atlarımızın tırnaklarının tozu ve dumanı olan bizim kokumuzda bize...
Şüphesiz Nebimizin sözü bize ulaşmıştır.
Ki doğru sözdür, onda hiçbir yalan yoktur.
“Allah yolunda savaşan atların sıçrattığı tozlar, bir kişinin burnunda. Cehennem ateşinin dumanıyla birleşmez.”
Aramızda konuşan bu Allah'ın kitabıdır,
Şehid ölü değildir, bu yalanlanamaz.
“Allah yolunda şehîd olanlara “Ölülerdir” demeyiniz. Hakikatte onlar diridirler. Fakat siz anlayıp bilemezsiniz.” (Bakara sûresi: 154)

Muhammed b. İbrahim der ki:''Fudayl ile karşılaşınca mektubu ona verdiğimde iki gözü de yaşlı olarak şöyle dedi:

''Ebu Abdurrahman doğru söylemiş.Bana nasihatte bulundu.''
(İmam Zehebi/Siyer A'lam en-Nübela:8/412)

ne ibadet halinde ne de cenk halindeyiz, ne işe yararız peki.
hiç.


14 Ocak 2014 Salı

zubeyr ve mücahit


hayatımda gördüğüm en güzel iki yüz. 

biri Kafkasya'da
düş-tü
diğeri Şam'da....
Allah'ın dini için
düştüler.
Allah'ım kabul et.

24 Kasım 2013 Pazar

güzel insanlar


mü'minler...
Nijerya'da Rabbimiz Allah subhanehu ve teala'dır, bize yalnız O hükmeder diyen beş güzel insan. fotoğrafın çekildiği an ise tutuklanıp halka teşhir edildikleri bir basın toplantısı.

nijerya neresi mi? Nijerya denince benim aklıma 3 4 sene önce kayıt altına alınan şu görüntüler gelir ... ve Buruc suresi.

http://www.youtube.com/watch?v=tlpZr8IRUcY

bu yayının faydası nedir?
Dua dua dua. tabiki amele dökülecek bir gayretle dua.