16 Ocak 2013 Çarşamba

AKP HÜKÜMETİ'NİN YENİ FÜTUHATI


                                                                                              Mehmet Emin AKIN 
AKP Hükümeti hükümet olduğu günden bu güne hep ABD’nin ve işgal devletlerinin yanında yer aldı.
 Yarım ağız ABD’yi eleştirme onun Afganistan’da akan kanın ve Suriye’de akan kanın sorumlularından olması gerçeğini değiştirmiyor.

Irak’ta milyonlarca insan (Müslüman) katledildi. Türkiye halkının bunun karşısında kılı kıpırdamadı.  

Türkiye’de sokakta bir kedi öldürülseydi Medya bunu Türkiye’nin gündeminden düşürmezdi.  

Irakta Müslümanlar köpeklerden daha aşağı bir tarzda öldürüldüler, namusları ve ırzlarına Şiî savaşçılar ve Nato askerleri tarafından ilişildiği halde bizdeki çok Müslüman hiçbir cemaatın kılı kıpırdamadı.  

Irakta insanlar gaz fırınlarında yakıldı. 800 bin Filistinli evlerinden atıldılar ve sahralarda çadırlarda yaşadılar. Binlercesinin öldürüldükten sonra organları alınıp satıldı. Filistinlilere karşı ve diğer Sünni şehirlerinde fosfor silahları kullanıldı. Biz ise orada sanki hiç bir şey olmamışçasına katliamları seyrettik. Acımasızca..  

"Tezkere"yi Meclisten geçirmemişti AKP Hükümeti ama, ABD, İngiltere ve Nato'nun her istediği oluyordu. Nato'nun her isteği olmamış olsaydı, acaba Patriotlar Türkiye'ye konuşlandırılır mıydı? 

Irakta ABD'ne hiyanet eden bir Türkiye'ye bu kıyak yaplmazdı herhalde! 

Umumen Irak’taki Nato, ABD ve İngiltere katliamını ve soykırımı ve orada İslam âlemine düşman olacak bir aptal Şiî devleti kurmak için yüzyıllarca insan neslinin sağlığını bozacak kimyasal silahlar kullandı. Sesimiz çıkmadı. Müslümanları katleden bu kâfirler karşı AKP Müslümanların birlik olup savaşmalarından söz etmedi edemez ki zaten ama Mali’de kanımızın dökülmesi için dün Cezayir’de ve Çanakkale’de kanımızı döken ve ülkemizi işgal eden Fransa’ya yeşil ışık yakıyor.  

Hangi Fransa'ya? Maraşı ve Adana'yı İşgal eden Fransa'ya , Antakya'yı işgal eden ve Çanakkale'de bizi yok etmeye gelen Fransa'ya.. Bu,kalıbımız Fransanın yanında olmasa da kalbimizle onun yanında mali'deki MÜSLÜMANLARA karşı savaşmak demek değil midir? 

Bugün destek verdiğiniz Fransa  belki yarın sizden asker isteyecektir. Bugün destek verdiğiniz ABD bir yeni işgalde sizden asker isteyecektir. Buna hayır diyecek gücünüz ve iradeniz mi var? 


Bu vb. siyasetlerinizin karşısında hep sustuk. Afganistan’da acımasız ve çok derin bir savaş sürerken, bizim çocuklarımız orada katliam yapan ABD’nin mühimmat depolarını koruyor emperyalist sömürgeci ABD’ne ve diğer küfr devletlerine lojistik hizmet veriyor, Karzai'nin uşak hükümetine bekçilik yapıyor.  

Niçin? Cevabını bilen var mı? Türkiye bugüne kadar Afganistan’da niçin bulunduğunu Dinen, ilmen ve aklen ispat edebilmiş midir?  

Her seçimde sandıklara gidip oylarını kullanan şahsiyetsizleştirilmiş ve akılları güdükleştirilmiş ve modern köle diyebileceğimiz iman ettiğini söylediği halde; iman ettiği kitabı (KUR’AN’I) seçimlerde sandığa gömen Türkiye’nin çok bilmiş Müslümanları, seçtikleri partinin İslam aleminde yeni bir sömürgeci ortak olduğunu göremiyor bunun karşısında sesini yükseltemiyor.  

Niçin mi? Kürt meselesi ve Kemalistlerin korkusundan..Yani Türkiye’nin bölünmesi korkusu ile Kemalistlerin ve bağnaz laiklerin diktatörlüğünden kurtulmak için batı devletlerinin taşaronu olmak. İşte AKP tam bu taşaron rolünü oynuyor ve İslam ve Müslümanlarla dalga geçiyor ve Ümmeti aldatıyor ve ABD’nin dümen suyunda. İslam âleminde oluk oluk akan kanının altına imzasını atıyor. 

Burada bunu söylerken AKP’nin, silahlı kuvvetleri orada burada savaşa soktuğunu ve bilfiil bir savaşa ortaklık ettiğini söylemek istemiyoruz. 

AKP ABD güdümünde ve İngiltere’nin ve İspanya’nın vd. emperyalist güçlerin esiri haline geldi. Somali’deki zalimlere desteği yetmiyormuş gibi, şimdi de Mali’deki Müslümanların kanlarının akıtılmasına fetva veriyor ve hemen ardından  Çanakkale’de 600 bin kişiyi İngiltere ile birlikte katleden katil ve işgalci Fransa, Mali’de Müslüman katliamı yapmaya başlıyor. 
Dün Cezayir'de bugün Suriye'de şebbihaların işlediği tecavüzleri Fransa işliyordu. Fransız subayların hatıratlarında yazdıklarına göre Fransız ordusu girdiği her beldedeki kadınlara ve kızlara tecavüz ediyordu
Bugün İslam, topraklarımıza yeniden dönmesin diye kafirler topraklarımıza yeniden dönüyorlar. Niçin mi? İşgalciyi ve onlara ibadet edenleri tanımaya başladığımız ve onu topraklarımızdan kovmak istediğimiz için..
Eğer AKP hükümetinin Afganistan, Çeçenistan, Somali ve Mali politikası doğru ise, Filistin politikası yanlıştır. Eğer Filistin için izlediği politika doğruysa diğeri yanlıştır.
Fransa'nın Mali'yi yeniden işgaline yeşil ışık yakmak, Filistinde de İsraile yeşil ışık yakmaktır.
AKP ve onun iradesi doğrultusunda Mali'deki ve Somali'deki işgali terör bahanesiyle meşrulaştırmak caizse, bizim topraklarımızda Milli Egemenlikten söz etmenin bir anlamı yoktur.
İşgalci olmayan bir devlet, diğer bütün halkların da özgürlüğünü kendi özgürlüğü kadar kutsal sayar. İşgalci ve emperyalist olan milletler diğer milletlerin haklarına ve özgürlüklerine saygı duymazlar.
AKP hükümeti Mali'nin İslam'a dönmesini istemiyorsa ve bundan tıpkı kafir milletler gibi rahatsızsa, Türkiye Cumhuriyeti'nin okullarında Kur'an Dersleri koymanın anlamı nedir?
Kardeşlerinin ülkesinde İslam'ın yeniden hakim olmasını istemeyen kimse Türkiye'de nasıl Müslüman oluyor?

Türkiye’deki hükümetler ve STK’lar işbirliği içinde çalışıyor. İslam aleminin neresinde bir felaket olsa, Kızılay orada, yardım yapan kuruluşlarımız orada. Peki, ırzları kirletilen ve ülkeleri işgal edilen ve kimyasal silahlarla imha edilenler; neden sizlerin kardeşleri olmuyorlar diye sorsak hata mı ederiz? Onlara gereken silahı vermek neden sizin dininizde yok.  

Dinimizin vecibelerini Türk Hükümetleri ve Batılılar mı belirliyor? 

Neden bugüne kadar sadece ekmek ve hep insanî yardım? 

Size, buradan silah gönderin demiyoruz. Ama dünyanın en gelişmiş silahlarıyla zavallı ve güçsüz Müslümanlarına karşı savaşmaya gelen ve onların İslamı seçmelerine, Müslümanca; Kur’an’a göre bir Din ve Sünnete göre bir hayat yaşamalarına hayır diyen bu devtletlere karşı neden meşru savunma hakkını kullanan Müslümanların silahlanmasında onlara yardım etmiyoruz da Trilyonlarca Doları insanların karınlarını doyurma uğruna telef ediyoruz? 

Acaba Erdoğan neden bir gün Samli eş-Şebab Hareketi ile Türkiye’de bir görüşme düzenlemiyor? AKP’nin İslamı; zalim, emperyalist ve ABD işbirlikçisi bir İslam ve sömürgecilerin yanında olan bir İslam. 

Evet demiştik ki; Türkiye niçin bunları yapıyor? Türkiye’nin bölünmesinde Batılı devletlerin etkisini azaltmak ya da onları bu konuda yumuşatmak ve AB sürecini kalıcı kılmak için Kemalistlere karşı Ergenekon adı altında operasyonlar düzenlemekte. 

Yahudilerle bağlantılı olan iş adamlarına ise, daha sıra gelmedi acaba gelir mi bilemiyoruz? 

Bu iki savaş (!) (Kürtlere ve Kemalistlere karşı savaş) Türkiye’yi Batı'ya köle haline getiriyor ve onu dünyadaki Müslüman katliamına ortak kılıyor. 

Birçok kez söyledik; Pakistan niye Türkiye ile yakın ilgi içindedir? Bilen var mı? hayır. Cevabı çok basit; Kadiyaniliğin kurduğu bir devlet olduğu için. Pakistan İslam şeriatını reddeden bir ülkedir ve Sünneti Anayasa’sında  kabul etmez. Türkiye İslam’ın “İ”sini bile Anayasa’sında kabul etmez. Ama buna rağmen dostturlar. Neden, İki rejimin de İslam'a ve Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) düşman oluşundan. 

AKP bu düşmanlığını dindarlık adına kamufle ediyor. Diğerleri ise alenen yapıyordu. 

Şimdi Erdoğan Mali’de Müslüman teröristlere (!) (İslamcı KAFİRLER demek istiyorlar) karşı savaş fetvası veriyor? Neden onlar yıllarca bunun üzerinde düşündükten ve bütün hazırlıklarını yaptıktan ve kesin bir karara vardıktan sonra? Bu fetva?  

Suriye’de olanları kapatmak için mi? 

Suriye’de el-kaide’ye destek veriyor iddiasını boşa çıkarmak ve Ehl-i Sünnet’in savaşçılarından beraatini ilan ederek, Suriye’nin Esed sonrası sömürülme pazarlığında pay sahibi olmak için mi? 

Tanıdığım bir iş adamı Dr. Muhammed el-Arif’i’yle ilgili İran’da bir TV’nin uydurma haber yayınlamasına öyle sevinmişti ki soramayın gitsin.  

Bizler durmadan Şebbihaların tecavüzünü gündeme getirirken onlar bundan İran'a da bir payın ulaştığını bildikleri için çok rahatsız oluyorlardı. Yalan ve  iftiralara zaten alışık olan bu zümre, Muhammed el-Arifî'’yi güya birkaç saatliğine de olsa “mut'a” fetvası verdiğine dair bir haberi Allah'tan korkmadan yayınlayabilmişti.
Tecavüzcülerin iğrençlilerini bana bir kez de olsun anlatmayan eski tanıdığım kişi,  bu haberi bana aktardığında gözlerinin içi gülüyordu. Bilmiyorum ama “el-Arifî"’nin “mut'a” yı ispat ettiği uyduruk haberine mi seviniyordu. Yoksa bakın Ehl-i Sünnet’in alimleri de "tecavüz fetvası" veriyorlar diye mi sevindiğini bilemiyorum.
Doğrusunu Allah bilir.Fakat bunun uydurma bir haber olduğunu el-Arifî'nini bunu bizzat kendi konuşmasıyla açıkladığını söylediğimde ise, yüzü ekşidi ve oyunlarının bozulmasından epey rahaztsız olduğunu gözlemledim.
Bu eski tanıdığa Suriyeyle ilgili yardım konusunda bir tek kuruş dahi almanın mümkün olmadığını, böylece aramızdan geçen bu konuşmadan da anlamış oldum.  

Şunu çok iyi biliyorum ki; yarın inşallah Suriye eğer selamete çıkarsa İrancı bu tanıdıklarımın -şimdi belki de Baas Partisi'ne İran’ın hatırı için yardım etmiş olmaları da muhtemelken- yarın Suriye' da akan kanların hiç hesabını yapmadan ve oradaki tecavüzleri hiç umursamadan orada inşaat bulaşıklarını toplamaya soyunacaklarını çok iyi biliyorum. Zira onlar leşlere üşüşen kuzgunlar gibi, Suriye Müslümanlarının dün kanlarını döken bir rejime; Müslümanlar olduklarını söylemelerine rağmen destek oldukları gibi, yarın da onların kanlarını utanmadan emecekler ve Suriye makamlarının kapılarında ihale dilenciliğine başlayacaklardır.  

Bunun için Suriye’deki direnişçilerin şimdiden bir istihbarat çalışması yapıp bu İran ve Baas rejimi yanlısı firmaların yarın Suriye leş paylaşımına girişimlerine engel olmalıdırlar. Evet, bugün İran’ın ve Suriye rejiminin yanında olanlar yarın Suriye’lilerin gözyaşlarını silme ve yaralarını sarma sahtekarlığına soyunacaklardır. 

Evet AKP ve Erdoğan ile ilgili konuşuyorduk; Erdoğan Mali konusunda da yanlış yapıyor, tıpkı İran ve Suriye’ politikasında epeyce yanlışlar yaptığı gibi. 

Erdoğan’ın Mali ile ilgili sözleri yanlıştan öte sözlerdir. Çevresindekiler adeta bir ABD misyonu ve Nato’nun memurları gibi davranıyorlar ve bir tanesi Sayın Başbakan siz neler söylüyorsunuz demez mi?  

Türkiye neresi Mali neresi? Bize ne oluyor ki Mali’nin işlerine karışalım ve madem onların kardeş olduğunu söylüyorsunuz, onlar arasındaki savaşa Batılı devletlerin karışmasına ve ülkeyi harap etmelerine yardımcı olalım diyemiyorlar. 

Erdoğan kötü bir örneklik sergiliyor ve Türkiye’nin İslam âlemiyle gelecekteki bağlarını koparıyor. Bugün ABD’ne, Fransa’ya ve İngiltere’ye destek veren Türkiye ve Erdoğan yarın zor durumda kaldığı zaman dostlarının kimler olabileceğini bize açıklayabilir mi?  

Türkiye’nin rejim ve Hükümet olarak İslam âleminde asla bir dostu olmayacaktır.  

AKP’nin İslam’la hükmetmesini bekleyecek kadar gaflet içinde olmadığımız gibi, iyimser de değiliz. Ama en azından sosyolojik ve duygusal olarak tarihimize ve değerlerimize sahip çıkın ve Batılı ülkelerin uşağı olan bir Hükümet olmayın diye size nasihat edebiliriz.  

Kur’an’ı ve Sünneti size hatırlatan ve sizi "şirk"ten ve “küfr”den sakındıran Rabbanî âlimlerinizin olmadığını   çok iyi biliyoruz. Olsalar da size bu ortamda bu nasihatlarda bulunacak kadar yiğit ve sadece İslamı yücelten âlimler olmadıklarını da biliyoruz. 

Sizler, âlimi olmayan ve olsa da dünyanız için dinlerini helak edenlerle çevrili olduğunuzu çok iyi biliyoruz. Bunlar mı sizi yakacak olan ateşi size haber verecekler? Bunlar mı size, hangi amelinizin “şirk” veya “küfr” olduğunu hatırlatacaklar? Heyhat ki ne heyhat!  

Okullara Kur’an dersi koydurtup sonra da Uluslararası siyasette Kur’an’ı rafa kaldırmanın anlamı ne oluyor? Ey çocuklar Kur’an’ı okuyun ama siz de bizim gibi olun mu demek istiyorsunuz? 

Eğer Kur’an’ı okullara ders olarak koyduktan sonra kendiniz bile hala Kur’an’a itaat etmiyorsanız siz bu çocukların Kur’an okumasından ne bekleyebilirsiniz ki? M Esed gibi mi düşünmelerini mi,  yoksa İ. Eliaçık gibi Kur’an’ı saptırmalarını ya da Y.Nuri Öztürk gibi dalalet yorumları öğrenmelerini mi, ya da M. İslamoğlu gibi kafası karışık Batınî bir meal felsefesi mi öğrenmelerini mi istiyorsunuz?  

Bugün yardım ettiğiniz ABD, İngiltere ve Fransa merak etmeyin sizlerin de kuyusunu kazmaktadırlar.  (Ermenistan meselesi daha sıcacık duruyor, Kıbrıs olayı sadece uykuda bekletiliyor..) Bunu; Erdoğan da, Hükümeti de bütün devlet birimleri de bal gibi bilmektedirler. 

Türkiye tarihine, dinine ve mirasına hiyanet eden bir ülke durumuna getirilmiştir. Türkiye, AKP döneminde gittikçe İslam’a ve İslam âlemine düşman oluyor. Seçimlerde oy verenler Müslümanlarsa ve AKP'yi yönetenler Müslümanlarsa; bir gün de rabblerinin kitabı Kur’an’ı önlerine koysunlar…Yaptıklarını ona arzetsinler bakalım Kur'an onlara ne diyecek?
Namaz kılmadan, hacca gitmeden oruç tutmadan ve örtünme olayını halletmeden önce, Mali’nin yeniden bir savaş alanına dönmesini üzerinde kafa yoracağınıza, Müslüman mıyız değil miyiz diye Kur’an’a bir sorun da Allah’ın size vereceği cevabı görün!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder