17 Kasım 2011 Perşembe

GÜLME SEVDASI ÜZERİNE BİRKAÇ KELİME

Artık önüne geçilmesi neredeyse mümkün olmayan sosyal ağlar ve paylaşım siteleri toplumun tüm kesimlerinde yoğun olarak kullanılmaya başlandı. Bu ortamlardan Müslümanlar da nasibini fazlasıyla aldılar ve almaktalar. Sosyal medya denen bu olgunun kitleleri sürükleme becerisi kimsenin inkar edemeyeceği kadar büyük bir gerçek. Maalesef bu sürüklenmenin nereye doğru olduğuysa Müslümanlar tarafından belirlenmemekte. Bir Müslüman olarak bu sistem içerisinde akıntıya kapılıp gidenlerden olmamak gerekir. Hatta akıntının tersine yüzmek bile yetmez; bizzat akıntının kendisi olmak şarttır.

Son yıllarda internet ortamı birçok yönden bizi, toplumun tüm kesimlerini yaralıyor.  Sosyal medya/paylaşım siteleri içinde bin bir çılgınlık barındırıyor. Bu yazı, bu bin bir türlü kendini kaybedişten sadece birini, bu ortamlarda dolaşan komedi malzemelerini konu alıyor. Maruz kaldığımız çeşitli görsel, işitsel, yazınsal kirliliklerin etraflıca incelemesini yapmayı başka bir zamana bırakalım ve acımıza geçelim:

Bir kafir, bir müşrik, bir ne olduğu bilinmez bizim kavramlarımızı komedi malzemesi olarak kullanıyor ve Müslüman olduğunu bildiğimiz gençlik bunlara gülüyor! Kullanılan yer, dalga geçilen kimse, ne ya da kim olursa olsun, onlar Allah'ın ayetlerini ağızlarına yalnızca alay etmek için alırlar* ve öyle de yapıyorlar. Bu tabloyu bu denli acıklı kılansa, İslami duyarlılığı olan insanların da bu çılgınlığa kapılıp gitmeleri.

Gülme sevdası öyle bir boyuta ulaştı ki insanların günleri geceleri komik bir şeyler paylaşmak, beğenmek, yaymak için harcanır oldu. Altı dakikalık bir videoysa “altı dakika boyunca gülmeniz garanti!” ,”gülmekten yerlere yatacaksınız”,”gülmekten gözünüzden yaşlar gelecek” gibi başlıklarla sunuluyor bu malzemeler. Bu çılgınlığa hayatı boyunca bir tek kahkaha atmamış bir Peygamberin(s.a.v.) “Kudüs işgal atındayken nasıl gülebilirim” diyen Selahaddin’lerin takipçileri olan biz  Müslümanların dahil olması kabul edilebilir bir şey değil.

Ve o mü'minler ki onlar, her lüzumsuz şeyden yüz çevirirler. Mü’minûn 3
Onlar orada ne boş bir lakırdı ne de yalan işitirler. Nebe 35

Boş lakırdı ve yalana maruz kalmak öyle bir şey ki cennette bunlardan beri kalınacağı müjdeleniyor. Boş lakırdıdan, lüzumsuz şeylerden, yalanlardan kurtulmak... Allah bunu müjdeliyor. Allah'ın müjdelediği bu ödülle ödüllendirilmek isteyen bir Müslüman dünyada bunları eliyle aramaz, aramamalı... Müslümanca yaşamak istiyorsak yalnızca bu ayetler bile konunun kapanması için yeterlidir ama bu sevdanın artık ne aşamada olduğuna da değinmemiz gerekiyor.

En son gördüğüm birkaç örnek üzerinden gideceğim.
Bir yerde Van depremi sonrası hezeyanlarından "ilahi adalet" kavramıyla alay söz konusuydu. Bir Zaytung haberi... Yalan haber üzerine kurulmuş bir site olan Zaytung'un konseptini anlatmayacağım.  İslami duyarlılığı süzgeç olarak kullanmadan bakıldığında dalga geçtikleri şey ve kimseler, anlatım dili olarak etkileyiciliğe sahip. Oltaya takılma sebebi de bu maalesef. Taşlama yaptıkları zümrenin beyinsizliği konusunda da bir yanlış yok ama işin içinde bizim için hayati öneme sahip kavramlarla alay var. Haberde ilahi adalet kavramı kullanılıyor ve depremi ilahi adaletle açıklayan intikamcı faşistleri taşlıyorlar. Haber düşünmeden okuyunca sadece, Kürtler cezalarını buldu, oh olducularla dalga geçmek gibi gözüküyor ve sorun da burada başlıyor. Düşünmeden hiçbir süzgeçten geçirmeden sadece biraz gülmek amacıyla, bir küfür ameli hayatımızın içine giriyor. Sosyal medyayı yoğun olarak kullanmayan birisi olarak ben bile onlarca Müslüman gencin bu haberi yaydığını gördüm. Bunu kafirlerin yapması doğal, Allah'ın ayetleriyle alay etmek onların yüzyıllardır yapageldikleri bir şey, tam da Kur'an’da birçok ayette tarif edildiği gibi:

Eğer kendilerine sorarsan, "Biz sırf lafa dalmış, şakalaşıyorduk." derler. De ki: "Allah ile, âyetleri ile ve peygamberi ile mi alay ediyorsunuz?" Tevbe-65

Hayır, sen (bu muhteşem yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar ise alay edip duruyorlar. Kendilerine öğüt verildiğinde, öğüt almıyorlar. Bir ayet (mucize) gördüklerinde de, alay konusu edinip eğleniyorlar. Saffat-12-14

Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onunla alay eder. İşte böyleleri için alçaltıcı azap vardır. Casiye 9

Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalan kimseleri gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir. Şayet şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra zalim toplulukla beraber (kesinlikle) oturma! En'am-68


Evet, bunu onların yaptığını zaten biliyoruz, kafirlerin Kur'an'da en çok vurgulanan özelliklerinden birisi Allah'ın ayetleriyle alay etmeleri ama, En'am 68’de

"Onlar başka söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir"

diye buyrulurken, tutup bu alayları -paylaş, beğen, saldır, gül! komutlarıyla yaymaya ne demeli?!

Bir başka örnek de Adnan Oktar denen, ne amaca hizmet ettiği belli olmayan bir adamın sohbetleriyle dalga geçildiği sanılarak, aslında kendi kavramlarımızla dalga geçilen bir video. Bin bir tane başlık altında gördüm ama en çok kullanılan şuydu "inşallah maşallah şov" . Yahu sen orada, o tayfayla alay ettiğini sanıyorken, Kur'an'da defalarca emredilen bir emirle, Peygamberimizin (s.a.v) dilimizden düşürmememizi öğütlediği bir kelimeyle, hem de içinde Allah lafzı geçen bir kelimeyle alay edilmesine önayak oluyorsun! Bunu yaptığımız zaman Allah'ın ayetleriyle alay edenlerden ne farkımız kalıyor?

Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (inşâallah demedikçe) hiçbir şey için «Bunu yarın yapacağım» deme. Bunu unuttuğun takdirde Allah'ı an ve: «Umarım Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola iletir» de. Kehf 23-24

Allah’ın ayetleriyle alay edilen komedi malzemeleri çok fazla, her an bir yenisi üretiliyor. Çünkü onlar bize saldırmak için yarışıyorlar, her türlü saldırı için yarışıyorlar. Çocuklarımızın, gençlerimizin beynine saldırıyorlar ve hep saldıracaklar. Hiç olmazsa kendi elimizle onlara yardım etmeyelim.

Sen Müslümansın, bunlara alet olacak kadar saf olmamalısın kardeşim... Fasık sana haber getiriyorsa bin kere düşünmeli, etraflıca araştırmalısın, onları dost edinmemelisin, kutsallarınla dalga geçildiğini fark edebilmelisin. Basit bir gülme isteğinin amellerini boşa çıkaracak sonuçları olabileceğini bilmeli ve gülmek, eğlenmek için yarışacağına, Allah'ın razı olacağı eylemlere girişmelisin. Kardeşim Kudüs işgal altındayken, ümmetin bütün toprakları kan ağlıyorken, senin gülmekten yerlere yatmaya değil, ağlayarak secdeye kapanmaya ihtiyacın var.

Bu saldırılara karşı en temiz karşı duruş, bu sosyal ağlardan mümkün olduğunca uzak durmaktır ama öyle bir şekilde kuşatılmışız ki ister istemez karşımıza çıkıyorlar… Çok kullanışlı bir otokontrol sistemi önererek yazıyı sonlandırmak istiyorum. Sadece şunu düşünmemiz yeterli olacaktır inşallah:

 Peygamberimiz(s.a.v.) yanı başımızda oturuyor ve biz de gülmekten yerlere yatarak bir video izliyoruz.

 Bu manzarayı hayal ettikten sonra hala boş işlerden yüz çevirmiyorsak sanırım kendimizi sorgulamanın vakti gelmiştir.

3 yorum:

  1. hepimizin durup düşnüp üstümüze alınmamız gereken bir yazı olmuş.Bana bi şeyi hatırlattı.
    Lisedeyken hocamız bize,evde ayaklarınızı uzatıp yatabiliyomusunuz demişti Allah'ın size gördüğünü hatırladığınızda.
    Belki bu çok uç bi örnek ama Allah'ın onu gördüğünü hatırladığında ayaklarını uzatıp uzanmaya bile haya eden biri günah işlemekten nasıl kaçınır öyle değil mi...
    Ve evde kutlu misafirimiz var gibi yaşamak böyle yaşamaya çalışan birinin eminim yanıbaşına bi gün gerçekten Peygamber gelmez mi:) Teşekkürler hatırlattıkların için.

    YanıtlaSil
  2. Allah'ın şah damarımızdan daha yakın olduğunu bir an olsun unutmadan yaşamak nasip olur inşallah.

    "Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne fısıldadığını biliriz, çünkü biz ona şah damarından daha yakınız." kaf 50

    ben bir de omuzlarımdaki meleklerden çok utanıyorum :)

    YanıtlaSil
  3. Amin.
    Aslında sayfada yazmayı düşündüğüm ve yine insana umut veren ,nefes almasını kolaylaştıran bir kutsi hadis var.Ben kulumun zannı üzereyin diye başlayan...

    "Kulum beni andığı zaman, muhakkak onunla berâber olurum.
    O Beni gönlünde gizlice zikrederse, Ben de onu bu sûretle anarım.
    Eğer o Beni bir topluluk içinde zikrederse, Ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir cemiyet içinde anarım.
    Kulum Bana bir karış yaklaşırsa, Ben ona bir arşın yaklaşırım. Kulum Bana bir arşın yaklaşırsa, Ben ona bir kulaç yaklaşırım.
    Eğer o Bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım.”

    müjde gibi :)

    yazıcı meleklerden ise soldaki meleği -üstelik günahı yazmakta erteleyecek ve tevbe etmemizi bekleyecek kadar anlayışlı olan meleği- yorduğum için ben de çok ama çok utanıyorum.

    YanıtlaSil